Tarihin İlk Elektrikli Otomobili: Electrobat

Elektrikli otomobiller, dünyanın farklı ülkelerinde 1900’lü yıllardan itibaren pek çok kez seri üretimle yaygınlaştırılmaya çalışıldı. Fakat bu girişimler, belli başlı sebepler dolayısıyla her seferinde hüsranla sonuçlandı. Ta ki Tesla Motors’un 2008 yılında piyasaya sürdüğü Roadster modeline kadar…

Lityum iyon bataryaya sahip Roadster, sürücüler tarafından tahmin edilenin de ötesinde talep gördü. Ve elde ettiği başarıyla, otomotiv sektöründeki pek çok kuruluşu EV (Electric Vehicle) üretimi konusunda cesaretlendirmiş oldu. Bugün ise neredeyse tüm markalarda elektrikli otomobil modeli bulmak mümkün hale geldi. Peki, elektrikli motorla çalışan araba Tesla’nın icadı mıydı? Aslında cevap hayır…

Elektrikli Tramvay’lar EV için İlk Işığı Yaktı!

Zamanda yolculuk hayalinin gerçekleştiğini ve yaklaşık bir buçuk asır öncesine geri dönüş yaptığınızı düşünün… Oralarda bir yerde bugünün takdir toplayan teknolojisine rastlayacağınız aklınıza gelir miydi? Ama gerçek bu! Bu gerçeğin mucitleri ise elektrokimya mühendisi Pedro Salom ve makine mühendisi Henry G. Morris…

19’uncu yüzyılın sonlarında, Philadelphia’da atlı toplu taşıma araçlarına alternatif olarak akülü tramvaylar geliştirilmeye başlandı. Projede aktif rol alan Salom ve Morris ise bu fikirden esinlenerek yakın gelecekte çok daha önemli bir adım atacaktı: Elektrikli taşıtlar.. 

Bir Mühendislik Harikası Doğuyor!

1894 yazında çalışmalara başlayan Salom ve Morris’in başarıya ulaşması için 2 aylık bir zaman dilimi yeterli oldu. Bu süre sonunda ikili, ilk elektrikli araçlarının prototipini halka sunmayı başardı. Ve 31 Ağustos 1894 tarihinde vakit kaybetmeden aracın patentini aldılar. Şimdi sıra test sürüşündeydi…
Üretilen bu ilk elektrikli otomobil, oldukça hantaldı ve yaklaşık 725 kilogram ağırlığında kurşun asitli bataryaya sahipti. Dolayısıyla ilk sürüşünde bir problem yaşanmaması adına güvenlik önlemleri alınması gerekiyordu. Nihayetinde belediye izniyle Broad Street’te test sürüşüne çıkıldı. Ve Electrobat’ın yolculuğuna eşlik etmek üzere bir polis memuru görevlendirildi. Memurun esas işi ise atların ürkmemesi için yoldan geçişlerini engellemekti…

Electrobat Beklenmediği Kadar Başarılı Oldu!

Prototip model, olağanüstü ağır bataryasını desteklemek üzere çelik lastikler üzerinde ilerliyordu. Bu da aracın ağırlığının artmasına (1927 kg) ve daha ağır hareket etmesine sebep oluyordu. Fakat devam eden süreçte gerçekleştirilen geliştirme çalışmaları ile araç çok daha kullanışlı hale getirildi.1895’te ise Morris and Salom Electric Wagon and Carriage Company adıyla ilk elektrikli otomobil üretim firması kuruldu ve Electrobat’ın seri üretimine başlandı.

Electrobat artık havalı lastikler üzerinde yükseliyordu ve tam dolu batarya ile 32 km/h hızla 40 km yol alabiliyordu. Ayrıca araç, 1,5 beygir gücünde çift motora sahipti. Üretildiği dönem için çağın ötesinde bir teknoloji sunan Electrobat; Philadelphia, Boston ve New York’ta atlı taksilere güçlü bir rakip olarak uzun süre hizmet verdi.

Hayalperestlerin Rüyası Gerçeğe Dönüştü!

Salom ve Morris’in kurdukları şirket, üç Electrobat modeli daha üretti. Her yeni model bir öncekinden daha hızlı ve daha hafifti. Üstelik bu modeller, ilk aşamadaki hantallıktan kurtulmuş şık tasarımlı araçlardı. Buna rağmen Amerikan gazeteleri, halkın görüşünü aktarırken; atsız arabaların hayalperestlerin bir rüyası olmaktan öteye geçemeyeceğini düşündüklerini söylüyordu. Nitekim; atlı arabalar tarihe karıştı ama içten yanmalı motorların geliştirilmesiyle EV de bir süre daha geri planda kalmış oldu…

Her ne kadar kısa bir yolculuk olsa da Electrobat’ın ulaşımda bir dönüm noktası olduğunu kabul etmek ve bazen hayalperestlere kulak vermek gerekiyor! Öyle ki 127 yıl önce kurulan bir hayalin sonucu olan EV; bugün dünyada sürdürülebilir yaşam için büyük bir umut ışığı yakıyor...