Elektrikli Otomobiller Hakkındaki Mitler ve Gerçekler

Elektrikli otomobillerin yakın gelecekte geleneksel araçların yerini alması bekleniyor. İngiltere, 2040 yılına kadar ülkede satılacak tüm otomobillerin sıfır emisyonlu olması yönünde adımlar atmaya başladı bile! Değişim kapıdayken, elektrikli araçları daha yakından tanımakta ve bu araçlara dair ortaya atılan mitlerin geçerliliğini sorgulamakta fayda var!

Elektrikli Otomobiller Hakkındaki Mitler ve Gerçekler

Elektrikli otomobiller (Electric Vehicle – EV), otomotiv sektörü için tamamen yeni olmasalar da 2000’li yıllardan beri popülerliklerini yeniden kazanmış bulunuyor. Teknolojisi her geçen gün daha da iyileştirilen EV’ler, karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik çözüm arayışında elektrikli araçların çevreye etkisinde oldukça umut vadeden bir gelişme gösteriyor.

Son zamanlarda trafikteki yerini sağlamlaştırmaya başlayan EV’ler, gün geçtikçe daha fazla araç kullanıcısının dikkatini çekiyor. Bu da EV meraklılarını haliyle akıllarına takılan bazı soruların cevaplarını aramaya itiyor. Yakın zamanda temiz bir ulaşımı herkes için mümkün kılacak bu özel teknolojili araçlara dair aklınızda cevaplanmamış hiçbir soru kalmasın! Hedef Filo, EV’ler hakkındaki en yaygın mitleri sizin için tüm gerçekleriyle ele alıyor.

1. Elektrik Santrallerindeki Karbon Salınımı Nedeniyle, Elektrikli Araçlar Benzinli Araçlardan Daha Zararlı

Elektrik santrallerindeki karbon salınımının boyutu, elektriğin santrale hangi yolla sağlandığına bağlı olarak değişiyor. Örneğin; elektrik üretilirken kömür kullanıldığında karbon ayak izi artarken, yenilenebilir enerji kaynakları kullanıldığında ise çevre üzerinde neredeyse hiçbir olumsuz etki meydana gelmiyor. Ayrıca EV’ler, geleneksel otomobillerle karşılaştırıldığında çevreyi kirletmeksizin çok daha uzun mesafeler boyunca rol alabiliyor.

2. Batarya Üretiminin Etkisinden Dolayı Elektrikli Araçlar Benzinli Araçlardan Daha Zararlı

Elektrikli araç bataryalarının üretim esnasında çevreye yoğun karbondioksit saldığı doğru! Ancak buna rağmen EV’ler, benzinli araçlardan daha çevre dostu olmayı başarıyor. EV üretiminde kullanılan parçalar için de çevreye duyarlı alternatif çözümler üretilmeye çalışılıyor. Bu sayede EV’ler, üretiminden kullanımına değin tüm aşamalar için tamamen çevreci bir hale gelecek gibi görünüyor.

3. Elektrikli Araçlar İçten Yanmalı Araçlar Kadar Güvenli Değil

Yanlış bilgi! Elektrikli araçlar, üretim esnasından başlayarak kullanıcısıyla buluşana dek bir dizi kontrolden geçiyor. Herhangi bir kaza durumunda ise bataryaya giden elektrik akışı kesildiğinden sürücü ya da ilk yardım ekiplerine elektrik çarpma riski de bulunmuyor.

Seyir halindeyken oldukça sessiz olan EV’lerin bu özelliği yayalar açısından güvenliksiz bulunsa da, saatte 16 kilometrenin altında kalan hızlarda EV’ler yapay bir uyarı sesi çıkarıyor. Yüksek hızlarda ise tekerleklerin yola sürtünmesiyle meydana gelen sesler yayalar için bir uyarı niteliği taşıyor.

4. Elektrikli Araçları Şarj Edebilecek Bir Şarj İstasyonu Yok

Elektrikli araçlar için şarj noktaları günden güne artıyor. Bu da gelecekte EV’leri şarj etmenin geleneksel araçların deposunu doldurmak kadar zahmetsiz olacağını gösteriyor. Günümüzde EV’ler konusunda radikal adımlar atan İngiltere’de, 12 binden fazla bölgede 30 bini aşkın şarj noktası bulunuyor. Bu sayı her geçen gün daha da artıyor. Aynı zamanda elektrikli otomobillerin bataryasını hanelere kurulan elektrikli otomobil şarj ünitelerinde doldurmak da mümkün!

5. Elektrikli Araçlar Günlük Ulaşım Talebimi Karşılayacak Menzile Sahip Değil

Elektrikli araçların günlük ulaşım talebini karşılayacak menzile sahip olmaması yalnızca geçmişte kalmış bir mitten ibaret! Geçmiş EV’lerin menzili ortalama 100 kilometre kadar olsa da, günümüzde çoğu EV’nin menzili dolu batarya ile tek seferde 300 km’nin üzerine çıkabiliyor. Hatta daha gelişmiş EV modellerinin yaklaşık 600 kilometreye kadar şarj ihtiyacı duymadan sürülebildiği görülüyor.

6. Elektrikli Araçları Şarj Etmek Çok Zor

Yanlış! Elektrikli araçlar bir şarj ünitesine bağlanarak şebekeden çekilen elektrik gücü ile kolaylıkla şarj edilebiliyor.

7. Elektrikli Araçları Şarj Etmek Çok Uzun Süre Alıyor

Günümüz EV bataryalarının basit tip 1 prizlerde tam şarj olması için yaklaşık bir gün boyunca istasyona takılı kalması gerekiyor. Ancak şehir içerisindeki hızlı şarj istasyonlarında, EV’leri yalnızca yarım saat içerisinde yüzde 80 şarj etmek de mümkün!

8. Elektrikli Araçlar Her Gün Şarj Edilmeli

Teknolojinin ilerlemesiyle EV’lerin kat edebileceği menzil uzunluğu da artıyor. Son yıllarda üretilen pek çok EV’nin 300 kilometreyi aşkın bir menzil uzunluğu bulunuyor.  Bu da açıkça, elektrikli araçların günlük olarak şarj edilmesinin gerekmeyeceği anlamına geliyor.

9. Elektrikli Araç Sürmek Çok Pahalı

Elektrikli araçlar çok az parça içerdiklerinden, bakım maliyetleri de buna oranla düşük oluyor. Aynı zamanda elektrikli araçları ev tipi şarj istasyonları ile şarj etmek de mümkün olduğundan, EV’lerin dolum maliyeti benzin ve dizel yakıtlara kıyasla oldukça düşük oluyor. Yani, hayır! Elektrikli araç kullanmak satın alım sonrası hiç de düşünüldüğü kadar masraflı değil!

10. Elektrikli Araçlar Daha Çok Bozuluyor

Yanlış! Elektrikli araçlar, geleneksel araçlara kıyasla çok daha az hareketli parça içeriyor. Örneğin EV'lerde şanzıman, debriyaj, egzoz, marş motoru gibi araba parçaları bulunmuyor. Hatta rejeneratif frenleme sistemi sayesinde EV frenleri bile çok daha az aşınıyor. Dolayısıyla EV’lerin fosil yakıt kullanan araçlardan daha fazla bozulması söz konusu değil.

11. İkinci El Elektrikli Araç Alınamaz ya da Satılamaz

Tıpkı diğer araç türlerinde olduğu gibi elektrikli araçları da ikinci el olarak almak ve satmak elbette mümkün! Bunun için yalnızca dikkat etmeniz gereken detayları bilmeniz ve satın alacağınız EV’nin bazı özelliklerini iyice incelemeniz gerekiyor. Bilhassa EV bataryalarının sağlamlığını ve garanti süresini kontrol etmek önemli!

12. Batarya Üretiminde Çalışan İnsanlar Sömürülüyor

Elektrikli otomobil bataryalarında kullanılan lityum iyon pil teknolojisinin en önemli bileşeninin kobalt olduğu biliniyor. Dünyadaki kobaltın büyük çoğunluğu ise ekonomik açıdan düşük gelirli olan ülkelerin başlarında yer alan Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden temin ediliyor.

Ülkede çocuklar da dahil olmak üzere pek çok Kongolunun, geçimlerini sağlamak için ağır şartlar altında madenlerde çalıştığı biliniyor. Yani, EV bataryası üretiminde çalışan insanların da hemen her madendeki kadar sömürüldüğü bilgisi tamamen yanlış değil. Ancak adil ve eşit koşullar altında çalışarak kobalt çıkartılan madenler de yok değil. Otomotiv devleri tarafından ise ağırlıklı olarak bu madenler tercih ediliyor.

13. Bataryalar Elektrikli Otomobillerin Zayıf Noktası

Çoğu modern EV'de kullanılan lityum iyon tipi bataryalar değiştirilmeye gerek duyulmadan en az 10 yıl boyunca dayanabiliyor. Yani, EV bataryalarının kullanım ömrüyle ilgili endişelenmek gerekmiyor. Ancak hızlı şarj istasyonlarının normal şarj süresine kıyasla çok daha hızlı şarja izin vermesinin daha çok yüke neden olarak bataryaların kullanım ömrünü azalttığı da biliniyor.

14. Elektrikli Arabalar Güç Şebekesinde Fazla Yüke Sebep Oluyor

Geleneksel otomobillerin hala yollarda en sık karşılaşılan araçlar olduğu görülüyor. Bu da trafikte elektrikli araçlara tam anlamıyla geçiş aşamasının biraz daha zaman alacağını açıkça gösteriyor. Yani, hayır! EV’ler güç şebekesinde fazla yüke sebep olmuyor. Çünkü aynı anda herkesin EV’lere geçmesi gibi bir ihtimal bulunmuyor. Bu da tamamen elektrikli dönüşüme geçmeden önce güç şebekelerinin onarılabileceği kadar uzun bir vakit olduğunu açıklıyor.

15. Elektrikli Otomobiller Geçici Bir Çözüm

Tamamen yanlış! Elektrikli otomobiller, geleceğe yönelik atılmış çevreci bir araç teknolojisi olarak öne çıkıyor. Gün geçtikçe artan çevre bilinci sayesinde, çevre kirliliğine neden olan karbondioksit salınımını engelleme maksadıyla birtakım çareler aranıyor. Bu çarelerden biri olan EV’ler ise gelişen teknoloji ile birlikte daha optimum hale getirildiğinde gelecekte karşımıza çok daha fazla çıkacağa benziyor.

16. Elektrikli Otomobiller İçten Yanmalılar Gibi Sürüş Keyfi Veremez

Bu da kocaman bir yanlış! EV’lerin hareketinden sorumlu elektrik motorları oldukça sessiz çalışıyor. Yani hem kalkış hem de sürüş esnasında rahatsız edici araba gürültüleri olmuyor. EV’lerin ağırlık merkezi de aşağıda bulunuyor. Bu da geleneksel araçlardan çok daha iyi bir yol tutuşu olduğu anlamına geliyor. Aynı zamanda EV’lerin kalkış için içten yanmalı araçlardaki gibi belirli bir devire ulaşmış olması gerekmiyor. Çünkü elektrikli araçlar bekleme süresi olmaksızın tam torkla çalışabiliyor.

17. Elektrikli Otomobiller İçten Yanmalı Araçlara Göre Daha Pahalı

EV’lerin fosil yakıt kullanan geleneksel araçlara kıyasla daha pahalı olduğu kısmen doğru olsa da bu yargının yanıltıcı bir yanı da bulunuyor. Çünkü uzun vadeli kullanımda, EV’ler satın alma maliyetlerini çıkartmasının yanı sıra kâra geçmeyi de başarıyor. Bunun sebeplerinden biri de EV’lerin geleneksel araçlara kıyasla çok daha az araç parçası içeriyor olması! Ayrıca elektrik fiyatları da benzin ve dizele göre daha ekonomik olduğundan EV’ler, yakıt tüketimi anlamında da içten yanmalı arabaların önüne geçmeyi başarıyor.

Elektrikli araçların avantaj ve dezavantajları ile ilgili daha fazlasını öğrenmek için doğru yerdesiniz! Elektrikli araçlara dair en güncel bilgiler Hedef Filo EV sayesinde tek tıkla parmağınızın ucunda!