Elektrikli Araçların Çevreye Etkileri Nelerdir?

Elektrikli araçlar dünyanın pek çok ülkesinde hükümetler ve otomobil üreticileri tarafından desteklenerek, çevreye zararlı fosil yakıt kullanımını azaltmanın ve iklim değişikliğiyle mücadele etmenin anahtarı olarak tanıtılıyor. Peki, gerçekten öyle mi?

Elektrikli Araçların Çevreye Etkileri Nelerdir?

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)'nın tahminlerine göre, yollarda bulunan elektrikli araç sayısının 2030 yılına kadar dünya genelinde 145 milyona ulaşması bekleniyor. Ancak elektrikli araçların hızla popülerleşmesi, yeni bir soruyu da gündeme getiriyor: Elektrikli araçlar (EV: Electric Vehicles) sahiden tanıtıldıkları kadar çevreci mi?

1. Elektrikli Araçların Çevreye Yararları Nelerdir?

İklim değişikliği, herkesin bildiği üzere günümüzde dünya yaşamını tehdit eden büyük bir sorun. Bilim insanları, bunun doğuracağı olumsuz sonuçları en aza indirmek için çözüm yolları arıyorlar. Ülkelerin her geçen gün yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaptıkları göz önünde bulundurulduğunda, elektrikli arabaların da bu çözümlerden biri olduğu görülüyor. Öyleyse EV’lerin çevre sağlığını korumaya ne gibi katkıları bulunduğuna gelin birlikte bakalım:

1.1. Karbon Emisyonu

Elektrikli arabaların yaygınlaşması, karbon salınımının azaltılması noktasında en güçlü adımlardan biri. Geleneksel araçlar gibi fosil yakıt kullanmak yerine elektrik motoru ile çalışan EV’lerde, yakıt deposu ve egzoz boruları gibi çevreye zararlı bileşenler bulunmuyor. Bu sayede sıfır egzoz emisyonu yapan elektrikli araçlar, içten yanmalı motora sahip geleneksel araçlara nazaran çok daha çevre dostu olma özelliği taşıyor.

1.2. Toplu Taşıma

Sürekli seyir halinde olan ve çevreyi fazlaca kirleten toplu taşıma araçlarında EV’lerin kullanılması özellikle önem taşıyor. 500 binden fazla elektrikli otobüs kullanılan Çin’de, elektrikli toplu taşıma araçlarının çevreye sağladığı yararın dünyada kullanılan bütün EV’lerin sağladığı toplam faydanın üç katından fazla olduğu biliniyor.

2. Elektrikli Araçların Çevreye Zararı Var mıdır, Varsa Nelerdir?

Geleceğin dünyasında kendilerine şimdiden yer edinen EV’lerin düşünüldüğü kadar çevreci olup olmadıkları, son zamanlarda yeni bir tartışma konusunu gündemde tutuyor. Genel görüş, elektrikli araçların geleneksel araçlara göre daha iklim dostu bir seçenek olduğu yönünde olsa da pillerin üretim ve şarj edilme şekilleri ile ham madde sorunu, çevreye olan etkilerinde belirleyici rol oynuyor. Yani EV’lerin, doğaya sağladığı avantajlar yanında bazı dezavantajları da bulunabiliyor.

2.1. Nasıl Şarj Ediliyor?

EV pillerinin şarj edilebilmesi için gereken güç, genellikle fosil yakıt ve yenilenebilir enerji santrallerinin karışımını içeren ortalama bir şebekeden aktarılıyor. Böyle varsayıldığında da elektrikli araçlar, geleneksel araçlardan hala çok daha çevreci görünüyor. Ancak elektrikli araçların emisyonu, bataryaları şarj etmek için ne kadar fosil yakıt kullanıldığına bağlı olarak değişiyor.
Elektrikli araçların şarj edilmesi için kömür kullanmak, çevreye olan faydalarının zarara dönüşmesine ve hatta daha fazla hava kirliliğine neden oluyor. Bu sebeple ülkelerin elektrik şebekesi ağlarını çevre dostu olacak şekilde yeniden yapılandırmaları gerekiyor. Yakın zamanda ABD’de, daha düşük emisyon yaratan doğal gaz, rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerine geçiş yapılması planlanıyor. Böylece elektrikli araçlar için temiz enerji üretmek daha fazla mümkün hale geliyor.

2.2. Üretim ve Ham Madde Sorunu

Elektrikli araçların üretim süreci, geleneksel araç üretiminde olduğundan daha fazla emisyona neden olabiliyor. Bunun sebebi genellikle, pillerin üretiminde kullanılan ham maddelerin yaklaşık yüzde 40’lık bir emisyon artışına yol açması olarak gösteriliyor.
EV’leri çalıştırmak için çoğunlukla lityum iyon piller kullanılıyor. Lityumu çıkartıp ondan pil üretmek için ise geleneksel araçların üretiminde kullanılanın iki katı kadar su kullanılması gerekiyor. Pil üretiminde kullanılan bir diğer ham madde olan kobalt da çevreye sızabilecek tehlikeli atıklar üreterek hem doğayı hem de madende çalışan ve madenin yakınında yaşayan insanların sağlığını tehdit edebiliyor.

3. Çözüm, Bataryaların Geri Dönüşümünde!

Elektrikli araçların çoğunda kurşun asitli pillere kıyasla daha fazla enerji depolayabilen lityum iyon piller kullanılıyor. Fakat kurşun asitli pillerin neredeyse tamamı geri dönüşüme uğrarken, lityum iyon pillerde bu oran yüzde 5 civarında kalıyor. Bu yüzdenin zamanla artırılabilir olması ise emisyon açısından umut verici gelişmeler doğuracağa benziyor.
EV’lerde pil kapasitesi yüzde 80'in altına düştüğünde menzil azalıyor. Bu nedenle geri dönüştürülmüş pillere farklı kullanım alanları aranıyor. Pillerin şebeke depolamasında kullanılabileceği belirtiliyor. Ayrıca, uygun bir çalışmayla EV bataryalarının güneş enerjisi için yedek akü olarak on yıldan fazla kullanılmaya devam edebileceği öngörülüyor.

3.1. Üretimde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Önemi

Günümüzün EV pilleri, birkaç sene öncesine göre daha düşük karbon ayak izine sahip ve giderek daha da temiz hale geliyor. Üretim sırasında yalnızca güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanmasının, çevreye zararlı emisyonlar olmadan EV pilleri üretmek için gereken enerjinin büyük kısmını sağlayabileceği düşünülüyor. Sözün özü; üretim ve şarj edilme süreçleri daha çevreci bir hale getirilerek geri dönüşüm ile desteklendiğinde, EV’ler doğa dostu bir ulaşım için geleceğin dünyasına en ideal çözümü sunuyor!